28 Kasım 2011 Pazartesi

Telefona çıkmadın. Belki masum bir gece değildi. Belki de bana öyle geldi. Şehre vardığımızda kapına gelmek istemedim. O kötü garda çay içip güneşin doğmasını bekledim. Şimdi burada oturup düşünüyorum da keşke gelseydim. Keşke.
Bir kez daha açmadın telefonu. Artık çorbamı da içmiştim. Uyudum. Köhne bir otelin üçüncü katında yan yatakta tanımadığım bir adamla. Şimdi düşünüyorum da o ana kadar hiçbir şeyden kuşkulanmayan ben telefonum çaldığında neden irkilerek uyandım.
Telefondaki ses senin nasıl öldüğünü anlattı uzun uzun. Bense yatakta bir avuç kaldım. Bütün bir dünyada artık tek başımaydım. Bu şehirde değil tüm dünyada.
Şehir pencerenin dışında akıp gidiyordu. Odadaki yabancı korku dolu gözlerle bana baktı. Çığlığım tüm düğümleri çözdü tutamadım. Sana gelmeliydim, gelmiştim zaten, sana gelmeliydim zaten sana gelmiştim.
Kapını çalmalı seni ölümün kollarından çekip almalıydım. Yanmaya direnen sobanın kucağından seni çekip almalıydım. Sarılmalıydım. Sarılmalıydı vücutlarımız. Beni sımsıkı saran bu kollar senin olmalıydı...

27 Kasım 2011 Pazar

Küçük sevimli havalimanından çıktığımda yürüyerek de şehre ulaşabileceğimi biliyordum. Havalimanının dış kapısındaki dolmuşlardan birine atladım. Şehrin merkezine giderken pek çok yeni bina yanında köy evleri hatta bahçelerinde hayvanlar özellikle kazlar vardı. Eski şehre yada şehrin merkezine vardığımda geniş kaldırımlar dikkatimi çekti. İnsanlar modern kıyafetli ve büyük bir şehirdeymişçesine koşuşturma içindeydiler. Hava güzel ve nem yoktu.
Kars kalesi tam bir kaleydi ulaşılması güç ve heybetliydi. Eteklerindeki cami ise dikkatimi çekti; 1579 yılında Lala Mustafa Paşa Kıbrısın fethinden hemen sonra III. Muradın emriyle buraya gelmiş ve Evliya caminin türbesini yeniden yapmış.
Kıbrıs ve Kars arasında yüzyıllardır süren ince bir paralellik vardı benim gözümde. İşte bu paralel eksen ve enerji yüzünden burdaydım ben.
Karsın güzel ilçelerinden Sarıkamışta yaptığım uzun yürüyüşlerden birinde tanıştığım eski bir Kıbrıs gazisi bugun pek çok Kıbrıslının dertlendiği eskiden anahtar kullanmazdık serzenişini Sarıkamış için kullandığında bu parallelliğin çok derin olduğunu bir kez daha düşündüm.
İngilizlerin ve Rusların yoğun etkilerinin gözlendiği bu kent yıllarca kaderine terk edilmiş şimdilerdeyse gelişmek için uğraş verir bir görüntüye sahip.